Akademik Özet Kılavuzu

 Konferanslar, atölyeler, çalıştaylar ve çeşitli çalışma gruplarına yapılan sunumlar başarılı bir akademik filozofun meslek hayatının temel bir parçasıdır. Bu tarz etkinlikler sadece kendi araştırma projelerinizi ve sunum yeteneklerinizi geliştirmek için değil, aynı zamanda meslektaşlarınızla tanışmak, güncel araştırma alanlarından haberdar olmak ve ilişki geliştirmek için de çok önemli bir fırsattır. 

Bu tür etkinliklere katılmak için, eğer özel davetli konuşmacı değilseniz, projenize dair kısa bir özet yollamanız gerekir. Özet, çalışmanızın tezini, argümanını ve bilime katkısını yaklaşık 300 kelimede açık ve net bir dille aktarmanız gereken bir yazım türüdür ve pratik yaptıkça gelişen bir beceridir. O yüzden mümkün olduğunca erkenden akademik çağrılara başvurmaya başlamakta büyük faydalar vardır.  

İlgi ve uzmanlık alanlarınıza uyan bir konferans çağrısıyla karşılaştınız ve bir özet göndermeniz gerekiyor, fakat nereden başlayacağınızı ve nelere dikkat etmeniz gerektiğini bilmiyor musunuz? O zaman doğru yerdesiniz. Bu sayfada özet yazarken nelere dikkat etmeniz ve özetinizi nasıl yapılandırmanız gerektiğine dair bilgiler ve analiz edilmiş örneklerini bulacaksınız. 

İyi bir özette bulunması gereken BEŞ unsur şunlardır:

1- Makalenizin ele alacağı konunun genel konunun belirtilmesi

2- Bu konuya dair tartışmalarda muhatap alacağınız pozisyon

3- Muhatabınızın pozisyonundaki eksikliğin tespiti 

4- Bu eksikliği giderecek şekilde argümanınız 

5- Çalışmanın konuya katkısını belirtecek güçlü bir kapanış cümlesi 

Özetinizde her bir unsur için kısa ve net birer veya ikişer cümle kullanabilirsiniz. Örneğin; 

Bu çalışma son yıllarda ABC tarafından tartışılan DCE konusunu VYZ yönünden inceleyecektir. ABC tarafından geliştirilen yaklaşımların VYZ noktasında şöyle, böyle ve şöyle önemli sorunları veya eksiklikleri vardır. Çalışmamda VYZ noktasındaki bu soruna şöyle ve böyle bir çözüm alternatifi geliştiriyorum. Öncelikle şu ve şu noktaları inceleyecek, oradan yola çıkarak şu ve bu noktalara değinecek ve bu noktalara o ve şunla beraber irdeleyeceğim. Bu şekilde falanca kavram ile bilmemne arasındaki ilişki ortaya çıkacak. Böylece cart curt ve zurtun şu veya bu olduğunu savunacağım. Cart ve curtun şu ve bu şekilde gösterilmesi DCE konusundaki VYZ eksikliğini bu şekilde çözdüğümü iddia edeceğim. 


Özetinizde onuyu belirttiğiniz ilk cümle dışında ansiklopedik ve genelgeçer bilgiler vermekten kaçınmalı ve mümkün olduğunca ekonomik bir dil kullanmalısınız. Bilinen bir eseri veya felsefeyi özetlemeyin. Neyi, neden ve nasıl yapacağınızı net ve özgüvenli bir şekilde dillendirmeniz yeterli olacaktır. 

Özetinizi yazarken yukarıdaki beş unsura dair de aklınıza gelenleri önce bir bilinç fırtınası yoluyla kağıda dökebilir, sonra elinizdeki malzemeyi düzenli bir paragrafa dönüştürebilirsiniz. Sadece ortaya çıkan son metinde şu unsurları net bir şekilde belirttiğinize emin olun:

- Çalışmanızın değindiği konunun net bir ifadesi
- Mevcut akademik tartışmalardaki muhataplarınızın pozisyonu
- Muhatabınızın pozisyonundaki eksiklik veya sorun
- Bu eksiklik veya soruna dair çözüm öneriniz
- Kullanacağınız kaynaklar veya genel yaklaşımınız
- Literatüre yapacağınız katkı
- Çağrı metninde dile getirilen vurgulara atıf
- Kısa ve güçlü ilk ve son cümleler
- İlgi çekici bir başlık


Projenizi henüz bir makaleye dönüştürmemiş olduğunuz için argümanınızın ne olduğunu net olarak bilmiyor olabilirsiniz. Fakat projenizin çözme iddiasında olduğu sorunu net bir şekilde tespit etmeniz ve önereceğiniz çözüm önerisini ana hatlarıyla dile getirebilmeniz gerekli. Sunumunuzda başvuruda önerdiğinizden farklı bir yol takip etmenizde hiçbir sakınca yoktur. Hatta yaklaşımınızdaki bu değişimi sunumunuzda aktarmanız geliştirdiğiniz çözüme nasıl ulaştığınızı anlaşılır kılacaktır. 



Özet Örnekleri: 




Bu çalışma, ahlaki gerçekçi epistemolojilerin, nesnelliğe ulaşmakta temel alınan tarafsızlık ve deger-bağımsızlık ilkelerini eleştirel olarak incelemektedir. Ahlaki gerçekçiler için merkezi olan, ahlaki yargılarda içerilen bilişsel ve duygusal unsurların birbirinden ayrılması gerektiğine dair bilişselci varsayımdır. Araştırmam, David Enoch ve Thomas Nagel'in ahlaki gerçekçi görüglerinin altinda yatan bilisselik ev duygu ikiligine odaklanmaktadır. Deneysel verilerle desteklenen arastırma bulguları, biliş ve duygu arasındaki karşılıklı etkileşimin tarafızlık ve değer-bağımsızlığa ilişkin geleneksel anlayışlara karşı bir zorluk oluşturduğunu ortaya koymaktadır. Makalenin ilk bölümü ahlaki yargıların ontolojik doğasını incelmekte, ardından Nagel ve Enoch'in nesnellik kavramlarını şekillendiren bilişsel varsayımları keşfetmektedir. Son bölüm, geleneksel olarak nesnellik için önkoşul olarak kabul edilen tarafsızlık ve değer-bağımsızlığı koşullarını bozan biliş-duygu bağlılığını açıklamaktadır. 

Ayşe Uslu, "Ahlaki Doğruların Doğrulanmasında Ahlaki Gerçekçiliğin Barındırdığı Blişsel Önkabuller," Beytülhikme International Journal of Philosophy 14 (2), 2024. 

***

Bu makalede, biyoloji felsefesinde son derece tartışmalı bir konu olan indirgemecilik problemi ele alınmaktadır. Canlılığın fizikalist bir çerçevede değerlendirilmesinin, biyolojinin fiziğe indirgenebileceği anlamına gelmediği savunulmakta ve bu bağlamda fizikalizm ile fiziğe indirgeme arasında ne tür farklılıklar olduğu ortaya konmaktadır. İndirgemeciliğin metodolojik, epistemolojik ve ontolojik boyutları ayrı ayrı değerlendirilmekte ve öncelikle bütünü parçalarına indirgeyen metodolojik yaklaşımın eleştirisine odaklanılmaktadır. Ardından indirgemeciliğin epistemolojik boyutu incelenmektedir. Teori indirgemesi düşüncesinin temelinde, evrimsel ve tarihsel süreçlerde hiçbir mantıksal ilke bulunmadığı ve bu nedenle doğaya ilişkin nihai açıklamaları sunan disiplinin, doğa yasalarını merkeze alan fiziğin olduğu varsayımı yatmaktadır. Bu düşünceye karşı bir alternatif olarak, bilimsel açıklamaların çoğulculuğu ile indirgemeci olmayan tarzda bütünleşmesinin bir arada var olabileceği ileri sürülmektedir.

Çağlar Karaca, “Canlılık Fizikseldir” Demekle “Biyoloji Fiziğe İndirgenebilir” Demek Arasında Ne Fark Vardır?," Beytülhikme International Journal of Philosophy 13 (4), 2023. 



Commentators have repeatedly claimed that Kant offers a tacit restatement of his pre-critical “only possible proof” in the Critique of Pure Reason, downgrading its conclusion from the (objectively) necessary existence of God to the (subjectively) necessary presupposition of the idea of God, but none has successfully accounted for where and why exactly Kant thinks the proof fails as an objective demonstration. I suggest that (a) the proof fails because it mistreats the actualist principle, “every possibility must be grounded in actuality,as an ontological principle applying to the real possibilities of things in general, whereas in its critically legitimate version this principle expresses an epistemological condition of our cognition of the real possibility of empirical objects; (b) this metaphysical error in the proof occurs due to a transcendental illusion.

Uygar Abaci, "Kant, The Actualist Principle, and The Fate of the Only Possible Proof," Journal of the History of Philosophy, vol. 55, no. 2 (2017) 261–292.